Bu gün (05.05.2012) de yine başımdan bi kaç olay geçti.. 

Artık bu olaylara alıştığım için yalnız iki olayı anlatacağım..

Birinci olay bizim burada karakol ve 82.yıl devlet hastahanesinin orada geçiyor..



Yeşil yol gideceğim güzergah, kırmızı yıldız olayın gerçekleştiği yer..

Neyse konumuza dönelim. Haritaya göre aşağıdan yukarı doğru gidiyorum.

Önümde bi araba var corollaydı sanırım metalik gri. Giderken tam yıldızın olduğu yerde sağ tarafta eczanenin önünde dörtlüleri yaktı durdu..

Durunca bekledim tabii ki -sürekli şehir içinde kullanınca bazı şeyler öğreniyorsunuz- sonra dörtlüleri yakınca yine biraz bekledim, sonra hareket etmeyeceğini düşünerek solundan yavaş bi şekilde yoluma devam ettim..

O sırada sanırım hastaneden çıkan bi kamyonet -sığır- aniden benim geldiğim yola dönmeye karar verdi, ne sağına ne soluna bakarak.. 

Onu gördüm, kararıı verdim sağa doğru attım kendimi kamyonetten kurtuldum.. Ama o da ne? Dörtlüleri yakarak duran ve hareket etmeyeceğini belirten araç aniden sola doğru hamle yaptı.

O anki durumumda önümde iki seçenek vardı ya aniden frene basıp arada tost olacaktım ya da gaz açıp oradan kurtulacaktım..

Yine tecrübelerime dayanarak trafikte "ikilemde/tereddütte" kalmanın ne kadar büyük bir sorun olduğunu da biliyordum..

Yanlış ya da doğru kararımı vermeliydim ve gaz açmaya karar verdim gaza bastım kamyonetin ön tamponunu yaklaşık 10 cm gibi bi mesafeyle sıyırdım..

Tabii ki iki araç burun buruna gelince birbiriyle kornalaşmaya ve bağrışmaya başladılar..

Ben takmadan yoluma devam ettim.

*Çıkardığım sonuç..

-Araba motorunu stop dahi etmiş olsa.. Yine de güvenme.
-Trafikte asla ikilemde/tereddütte kalma, yanlış ya da doğru dahi olsa kararını ver ve uygula.
-İnsanlara asla güvenme!
-Yoluna devam ederken yalnız dönüşleri, kavşakları, yolu değil.. otoparkları, duran araçları bile kontrol et.

İkinci olay ise;

Lüleburgaz'ın garipsediğim İstanbul Cad. 'sinde geçiyor..



Şekilde yeşil yol yine benim rotam, kırmızı yıldızlar ise aynı olayın yaşandığı parçalı yerler..

Yine haritaya göre yukarıdan aşağıya doğru gidiyorum.

İstanbul caddesi de.. Araç yolu tamamen arnavut kaldırım denilen küçük küp taşlardan, kuru hali bile buz pisti gibi olan, motorla giderken böbrek taşı düşürebileceğiniz bir yol..

Yolun sol tarafında -gidişe göre- bisiklet yolu diye tabir edilen (?) bir yol var. 

Motosiklet ile mecbur oradan gidiyorum. Duran araçların solunda kaldığı için görünürlük olarak (!) biraz daha rahat ilerliyorum..

Ama yine de araçların arasından atlayan yaylara karşı da temkinli olarak hızım gayet yavaş.

Neyse bunların konuyla alakası yok.. 

Devam ediyorum bisiklet yolundan, yola seyyar satıcı arabası koyulduğu için tamamen kapalı.. Tekerleğin kayma riskini göze alarak kocaman su kanalının üzerinden yola geçiyorum arkam boş.

İlerlerken önümdeki beyaz xenon farlı avensis gördüğü her minibüs durağının orada sertçe frene asılarak "zank" diye duruyor. Aldırmadan -zaten yavaş olduğum için- arkasından dura kalka devam ediyorum. Işıklarda arkasında durup yeşilin yanmasını bekliyorum.

Yeşil yanıyor. Arkasından yavaşça devam ederken hafif gazlıyor ve hızlanıyor. "Hah rahatladık" derken.. Yine zınk diye frenlere asılıyor ve -tabiri caizse- yolun tam ortasında yine "zank" diye duruyor.. Ani fren olduğu çıkan ciiiyk sesinden de anlaşılıyor. Gördüğüm kadarıyla arkadaşına selam vermek için trafiğin içine -özür dilerim- s**ıyor..

Geçerken nasıl bi tip diye içine dikkatlice bakıyorum.. -Gayet yalama görünüşlü bi tip- Herhalde incelememi kendine yedirememiş olacak ki arkamdan korna çalıyor. Ben sakin şekilde takmadan -30-35 km/h- yoluma devam ederken, aynamdan bakıyorum.. Üzerime doğru gayet hızlanarak beni korkutmaya çalışıyor. Zamanında sanırım @otopsici 'nin yaptığı taktiği (dengemi kaybetmiş gibi gidonu sallayarak motoru hafifçe yalpalatmak) kullanmayı düşünüyorum ama.. Vazgeçiyorum. 

Ben kolay lokma olmadığımı da göstermek için arkamdan hızlı bi şekilde gelirken ani fren yaparak ona gözdağı veriyorum. 

O anki paniklemesini anlatamam ama  ani fren yapıyor sola filan kırıyor.. -Hatalı bi karar olduğunu biliyorum ama, o an aklıma bi tek bu gelmişti- 

İçimden "ah bi yanaşıp laf söylese de laf soksam (böyle durumlarda kafam laf sokmak için özel olarak çalışıyor) -tekrar özür diliyorum- g*t gibi kalsa" diye geçiriyorum..
Hatta laf sokmamı yediremeyip, araçtan inse, üzerime yürüse.. Ben de ona ARC kaskımı ve Pro-Biker korumalı eldivenlerimi göstersem diye de düşünüyorum..

Ama gel gör ki havası çabuk sönen bi tip olduğu dönerken bana bakıp bakıp arabayı öttürmesinden belli oluyor.. 

*Bu olaydan çıkarttığım sonuç..

-İnsanların çoğuna insan muamelesi yapmayacaksın.
-Ne olursa olsun sakinliğini koruyacaksın.
-Sana hava yapmaya, üzerine sürmeye çalışan insanların %90 'ı boş insanlardır.. Mümkünse uzak dur.
-Kavga en son çözümdür.
-Onları takmayıp yoluna devam etmen, onları en çok küçük düşüren davranıştır bunu unutma.
-Hayat zor..

Tekrardan iyi fgünlerr, iyi sürüşler, tekeriniz düz bassın..

Saygılar, sevgiler, teşekkürler..